VOLKAN YILMAZ ANISINA
VE SONSUZA DEK ONUN İSMİYLE
17.12.21
“ÇÜNKÜ HEPİMİZİN AYRI BİR ÖLÜMÜ VAR,
ONU DOĞDUĞUMUZ ANDAN İTİBAREN GİZLİ BİR YERİMİZDE TAŞIYORUZ,
O SANA AİTTİR VE SEN DE ONA AİTSİNDİR.”
Birçoğumuz yaşadığımız ya da yaşadığımızı sandığımız hayatların bir anlamı olsun isteriz. Her gün uyanıp bir “şeyler” kazanmalıyızdır. Hiç sonu yokmuşçasına kovaladığımız bu sahip olma yarışında durup bir düşününce aslında hayatın kazandıklarımızdan değil de kaybettiklerimizden ölçüldüğünü anlarız. Bir şeyleri elde etmekle ne kadar seviniyorsak kaybettiğimiz en ufak bir nokta için kazandığımızın yüzlerce misliyle üzüntü duyabiliriz. Küçük bir örnekle açıklamak gerekirse herhangi birisinin herhangi bir sınava uzun bir süre istikrarlı bir şekilde hazırlandığını düşünelim. Asıl olan kazanmak mıdır, yoksa kaybetmemek midir? Bazen kazandığımızı sandığımız savaşları kaybetmiş ve kayıp gördüğümüz zamanları kazanmışızdır. Peki ya sevginin gerçek kimliği bir kimseye sahip olmak mıdır yoksa onu kaybetmek midir?
Aslında anlam var olanda değil de olmayandadır. Ne zaman bir üzüntü duysak genellikle bu yoksunluktan gelir. Maddi yoksunlukların belirli çerçevede cevapları mevcuttur. Mevzu manevi yoksunluklara gelince cevaplar karmaşıklaşır. Kimi ailenin eksikliğini hisseder, kimi sevgilinin, kimisi de bir kardeş niteliğindeki dostun. Biz bu konuda bir bütün olarak sevdiğimiz insanların yokluğunu ele alalım. Birkaç paragraf sonrasında özel olarak “kardeş” niteliğinde bir dostun.. Var olanı ele aldığımızda anlatacağımız şeyler kandırmacalardan ibaret olacaktır çünkü her şey olduğu yani beklendiği, beklenildiği gibidir. Mutlaka sorunları olmakla beraber bir ailen vardır. Sevgilin ve dostun vardır. Hepsi iyi ve kötü özellikleriyle orada öylece durmaktadır. Şimdi düşünün ki o sevdiğiniz ya da sevmediğinizi düşündüğünüz temelde var olan aileniz, sevgiliniz ve özellikle dostunuz bir anda yok olsun. Yaşamamışsanız düşünmeniz epey zor olur. Fakat düşünmüşseniz buradan sonraki satırlar sizin için zorlu çok daha anlamlı olacak.
İlk olarak aileye bakalım. Doğmuşsunuzdur ve aile sizinle büyüyecek bir kavramdır. Aile vardır, var olmalıdır. Varsa ne güzeldir. Şanslısınızdır. Buradaki adaleti sorgulamak akıllı işi olmayacaktır çünkü daha anne karnına düşmeden kaybedebilir insan ailesini. Ve böyleleri için aile kan bağından çok daha ilerisi olacaktır. Ve her kim bir kimseyi yahut bir kimseler grubunu aile olarak görüp tanısa der ki ailem iyi ki var. Peki yok olsa? Aile hiç olmadığı kadar her şey olacaktır. Hayatın hiç tahmin edilmeyen anlarında karşısına çıkıp yüreğinden vuracaktır. Çünkü olması gereken yerde değildir ailesi. Çünkü sırtını yasladığında orada olmayacaktır ailesi sandığı insanlar silsilesini. Geçelim..
Gönül verdiğimiz insanlar… İnandığımız bütün betimlemelerce güvendiğimiz aşık olduğumuz kimseler. İsteyerek veya istemeyerek onların yok olduğu zamanlar. Onca zaman yüklediğimiz anlamlar nereye gider? Özellikle hayatınızı baştan donattığımız tekrar yeni baharlara inandığımız o güzel zamanlar..? Aşktan kaybettiklerimize hiçbir kelimenin tasviri yeterli gelmeyecektir. Fakat bir yaşam paylaştığımızı düşündüğümüz o insan hayatımızdayken kelimeler ne kolay uzaklaşır ağzımızdan. Onu seviyorumdur, o beni seviyordur. Biz ölene kadar beraberizdir. Ya sevdiğimiz yokken? Ya güvendiğimiz dağlara kar yağmışken? Sevip sevebilme duygularımız katledilmişken? Bir cevabınız var mı ? Benim yok. Tek diyebileceğim şu ki şu an sahip olduğunuz ve koruyabileceğiniz duygulara sahipseniz epey şanslısınız. Sevginizi koruyun..
Arkadaş.. Dost.. Kardeş.. Ağabey.. Tek kişilik aileniz.. Can yoldaşınız.. Dünyaya ve ahirete ait verdiğiniz tüm sözler.. Dün buradayken, gülüp eğlenirken ve hayatta öğrendiğiniz her ne varsa ona aitken her şeyin bir anda yok olması… Anlatamazsınız. Kısacası bilemiyorsunuz. Kısacası.. Kimin hayatınızdan çıkıp kimin hayatınıza dahil olacağına karar veremiyorsunuz. Ve bahsettiğimiz şekilde özellikle kimin hayatınızdan çıktığını(veya çıkmak zorunda olduğunu) bilemiyorsunuz. İstese canınızı verirsiniz. Ama istemez. İsteseydi verirdiniz değil mi? İsteseydi ben verirdim. İstemedi. Şimdi bana söyleyin varlık mı daha önemliydi yokluk mu? Ben diyorum ki bir yokluğun acısı bin varlığa bedel. Bugün bir kimsenin varlığında söyleyemediğimiz tüm sözler onun yokluğunda bir bir yüzümüze vuracaktır. Ölüm denilen bu bir baltaya sap etmez öylece ortalıkta gezinen berduşun bir durağı yok. Ölüm adildir der bir acem şairi, aynı haşmetle vurur şahı fakiri. Ve Pushkinin dediği gibi oyun bitince şah da piyon da aynı keseye konur!
BİR GÜN GELECEK BİR GÜN KALACAK.!
Umut Furkan OKUDAN
Bir yanıt yazın